Kıvırcık saçları rüzgar gibi güneş gibiydi ve bulut gibiydi nemli gözleri. Tren yolunun arka sokağından son kez döndü adam.
Hırçın kalbi aldırış etmez gibi görünse de gözleri onu ele vermişti. Çamurla kaplı botları gecenin bu saatinde geçtiği her sokağı bastığı her yeri daha da temizliyordu sanki.
Nemli gözler bir tekel dükkanı aradı arka sokağın eve yaklaşan yerinde. Kimse anlamasın diye sildi dolan gözlerini. Karanlık soğuk kanıyla karışıp içine işlerdi ve yağan kar daha da bir iğrenç karışmaya başladı yerdeki çamurlara. Ağzından çıkan dumanlara karşı bir de sigara yaktı ceketinin cebinden çıkarıp.”Belliydi”,dedi içinden; bugün melekler getirmiyordu karı. Tekelin önünde bir kadın katil sanki ona benziyordu.
Kadının üzerindeki deri montu cüretkardı ve parlaktı saçları yağan karın altında.”Dur!”, dedi sanki adama sessiz bakışlarıyla adam içeri girip altılı dark aldı. Evdekilerle bunlar birleşince yeterdi ona bugün. Önemli olan yarındı 70’lik rakı ve sağlam meze gerekecekti onu unutması için .Gölge onu takip etti.Evde yalnız bir kadın bekliyordu.”Gitmemişsin”,dedi adam.Ardından bir sigara daha yaktı.Kadın bir şey söylemedi sustu karanlığa.Kadının kalbi dört odacık, hepsinde yalnız o vardı.Gidemezdi kadın, ağlayamazdı da.Susardı yalnızca karanlığa.” Bekledim seni “, dedi içinden “Tren içimden geçip gitti”.
Kar pencereden görünüyordu ve sokak lambası altında hırçınca parlıyordu. Ve bir kadın bekliyordu sokak lambası altında kadının saçları ıslak üzerinde cüretkar bir deri mont vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder