Rock'N Roll ruhu

HEAVY METAL GODS

1969 yilinda Ingiltere’nin Birmingham sehrinde gitarci K.K.Downing ile yakin arkadasi basçi Ian Hill tarafindan kuruldu. Vokalde Alan Atkins ile davulda John Ellis tarafindan tamamlanan kadrosuyla ilk konserini 1971’de Essington’da veren grubun adi Atkins’in eski grubunun adiydi. 1971 sonunda Ellis’in yerine Chris Campbell geldi ve 1972 yilinin tümünü yollarda geçiren gruptan bu kez 1973 yilinda Atkins ile Campbell birlikte ayrildi.


Bu ayrilik sonrasi grubun kaderi degisecekti. Onlarin yerine Hiroshima isimli gruptan solist Rob Halford ile davulcu John Hinch geldi. Bu kadroyla küçük bir Ingiliz plak sirketi olan Gull Records ile anlasma imzaladilar ve ilk albümleri “Rocka Rolla”yi (1974) yaptilar. Ayrıntılar devamında..


Bu albümün kaydindan önce gruba ikinci gitarci olarak Glenn Tipton katilmisti. Eylül 1974’te yayinlanan albüm pek de basarili olmadi. 1975’te Hinch’in yerine gelen Alan Moore ile grup ikinci albümü “Sad Wings of Destiny”yi (1976) piyasaya sürdü. Oldukça iyi tepkiler alan albüme ragmen grubun mali durumunda bir degisiklik olmadi. Ancak albümün basarisi sonucu grup CBS Records ile anlasma imzaladi ve davulda bu kez Simon Philips’in yer aldigi “Sin After Sin”i (1974) yapti. Ancak turneye davulda Les Binks ile çiktilar ve ilk kez Amerika’yi da programlarina alarak Led Zeppelin'in ön grubu oldular. Daha sonra çikan “Stained Class” (1978), “Killing Machine” (1978), “Unleashed in the East” (1979) gibi albümlerle Judas Priest ismini giderek daha büyük kitlelere duyurdu ve basarilarina yenilerini ekledi. “Unleashed in the East”in hemen ardindan Les Binks ayrilmis, yerine ise Trapeze grubundan Dave Holland geçmisti. Yeni kadro ile 1980'de “British Steel” piyasaya çikti. 1982’de çikardigi “Sereaming for Vengeance” ile basarisinin zirvesine çikti, platin plak ödülleri kazandi ve heavy metal’in en büyük gruplarindan biri olma yolunda ilk adimlarini atti. Bu arada grup davulcu degisiklikleri yasamaya devam ediyordu. Ancak 1984 tarihli “Defenders of the Faith”le sertliginin en asiri ucunu ortaya koydu. Öte yandan daha ticari bir çizgiye oturmus olan “Turbo” (1986) o gün için yumusak ve ticari görünse de birkaç yil sonra yeniden gündeme geldi ve heavy metal içinde yer alan techno-pop kolunun çikis kaynagi oldu. Ancak 1988 yili albümleri “Ram It Down” ile sert yapisina döndü. Oldukça basarili olan albümün ardindan Dave Holland ayrildi ve yerini Scott Travis doldurdu. 1990’da yayinlanan son stüdyo albümü “Painkiller” ile grup en sert çalismasini yapti, gitarcilarinin birer virtüöz olarak sololarda ortaya koyduklari teknik gövde gösterileri, basla davulun alisilmisin ötesinde öne çikislari ve vokalin genç solistleri utandiracak yorumuyla Judas Priest, “Heavy Metal Gods” sifatini kazandiklari kariyerini zirvede noktaladi. 1992 yilinda Rob Halford, gruptan ayrildi ve gitarda Russ Parrish ve davulda Scott Travis ile birlikte Fight isimli yeni bir grup kurarak yoluna devam etme karari aldi. 1997 yilinda grup yeni solisti Tim Owens ile “Jugulator” isimli albümü yayinladi. Ayni yilin sonunda Glenn Tipton, ilk solo albümü “Paint It Black”i yayinladi. Halford ise Two isimli yeni grubu ile “Voyeur” isimli albümü çikardi. Judas Priest ise “Genocide” isimli albümle 2000 yilinda yeni çikisini yapti.

Otuz yildir müzik yapan ve ilk çalismalari yumusak olan Judas Priest, giderek daha sert bir çizgiye kaydi; bu açidan kariyerine sert baslayan, ama zaman içinde yumusayan gruplarin aksine giderek sertlesen neredeyse tek grup oldu. Yaptigi çalismalarin hemen hemen hepsiyle heavy metal’in gelisiminde etkili bir rol oynadi. “Unleashed in the East” ve “British Steel” albümleri ile platin plak kazandilar, “Screaming for Vengeance” ve “Turbo” albümleri 1 milyondan fazla satti, bu uzun yolda “Sin After Sin” ile “Priest Live!” hariç tüm çalismalari gruba altin plak getirdi. Kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde heavy metal tanrilari olarak “kutsandilar”; 20 yilin sonunda kariyerlerini noktaladiklarinda heavy metal’in en büyük grubu olmuslardi.








Diskografi

1974 - Rocka Rolla

1976 - Sad Wings Of Destiny

1977 - Sin After Sin

1978 - Stained Class

1979 - Hell Bent For Leather

1979 - Unleashed in the east

1980 - British Steel

1981 - Point Of Entry

1982 - Screaming For Vengeance

1984 - Defenders Of The Faith

1986 - Turbo

1987 - Priest … Live !

1988 - Ram it Down

1990 - Painkiller

1993 - Metal Works 73-93

1997 - Jugulator

1998 - Meltdown Live 98

2001 - Demolition

2003 - Live In London

2004 - Metalogy - 4 CD

2005 - Angel of Retribution

2006 - The Essential Judas Priest

2008 - Nostradamus



YAVUZ ÇETİN:25 eylül 1970_15 ağustos 2001


Yavuz Çetin - Ä°stanbul'a ait

Yavuz Çetin (Altın Çocuk) (1970 - 2001), Türk müzisyen, gitarist.

1970 yılında Samsun'da doğan Yavuz Çetin, gazeteci olan babasının işi nedeniyle Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çocukluğunu geçirir. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Yavuz Çetin, ilk enstrümanı curayla on yaşında tanışır müzik aletlerine olan ilgisi curadan sonra bağlama öğrenmeye başlamasıyla devam eder.

Bir süre sadece müzik dinler ve bu süre zarfında elektro gitar sesine hayran kalır. İlk olarak 1985 yılında akustik gitar ile tanışır ve ardından elektro gitarla çalışmalarına devam eder. On yedi yaşında profesyonel müzik yaşamına geçişiyle birlikte, İstanbul’da ve Türkiye’nin güney bölgelerinde çalışarak hayatını sürdürür. Öğrenimini, hayatının akışını şekillendiren o çok sevdiği müzik üzerine yapar.

Ortaöğrenimini İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı. Lisedeki okul arkadaşı olan Ercan Saatçi ile yaptıkları I Will Cry adlı şarkı ile Hey dergisinin yarışmasını kazanır. Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü'ne girer. Üniversite hayati boyunca da Elektro Gitarını elinden hiç bırakmaz. Çalıştığı grup Labirent ile katıldığı Yıldız Üniversitesi müzik yarışmasından bir çok ödül alarak çıkarlar.

Üniversiteyi çalışmalarından dolayı bitiremez. 1990 yılında İstanbul’da müzisyen dostları Batu Mutlugil (Duman grubunun gitaristi olan Batuhan Mutlugil'in babası) ve Zafer Şanlı ile cover grubu olarak tanınan Blue Blues Band'i kurar. 1970 yılların rock ve blues parçalarının ağırlıkta olduğu çalışmaları sürdüren Blue Blues Band grubunda elektro gitar calip vokal yapar.

Yaşamı boyunca 1960'lı ve 1970'li yılların Rock Blues müziklerinden etkilenir. Daha sonraları yaptığı beste ve söz çalışmalarına Rock ve Blues müziğinin ruhunu yansıtır. Jimi Hendrix’i ve dünyaya mal olmuş blues şarkılarını da yorumlamaktan her zaman büyük bir keyif alır. 1990'lı yılların ortalarında Fuat Güner ile tanışmasıyla birlikte stüdyo müzisyenliğine baslar. Fuat Guner’in stüdyosunda sürdürdüğü çalışmalarında televizyon ve radyolar için reklam müziklerini gitarıyla seslendirir. Birçok sanatçının albüm kayıtlarına da gitarıyla imzasını atar. Gitarıyla eslik ettiği albümler arasında, Zelin Bir Küçük Aşk, Kıraç’ın Deli Düş ve Bir Garip Aşk Bestesi, Soner Arıca’nın Ayrılık, Turgut Berkes’in albümündeki Miranda ve Mindos isimli şarkıları ve Göksel’in Sabır adli şarkısı en bilinenleridir. Goksel’in şarkısındaki Talkbox performansının Türkiye’de bir ilk olması, ona Talkbox kullanan ilk gitarist sıfatını kazandırır. 1996 yılının ortalarında MFÖ grubuyla çalışmaya baslar. Grupla turnelere gider ve katıldığı tüm konserlere gitarıyla eslik eder. Bir yandan bar müzisyenliğine devam eder. 1997 yılında Ercan Saatçi prodüktörlüğünde ilk albümü için çalışmalara baslar.

İlk adlı albümünü Stop Müzik’ten çıkarır. Albümünde yer alan, Erkeğin Olmak istiyorum, ayrıca Sinan Çetin’in yönettiği Propaganda filminde kullanılan, Erkan Oğur’un perdesiz gitar performansının da yer aldığı Dünya isimli enstrümantal şarkisi en bilinenleridir. MFO ile konserlerde çalmaya ve Yavuz Çetin Group isimli grubuyla bar performansını devam ettiği sure içerisinde, ikinci albüm çalışmalarına da baslar. 1999 yıllarının sonlarında TMC Film Müzik ile anlaşır. Ve ikinci albümü "Satılık" için stüdyoya girer. Sözü, müziği ve düzenlemeleri kendisine ait bir çalışmaya son kez imza atar. Mart 1999 tarihine çıkması planlanan albüm için tüm çalışmaları bitirir. Ama ne yazık ki yaptığı bu son çalışmanın müzikseverlerle buluştuğunu göremeden, 15 Ağustos 2001 tarihinde hayata veda eder. Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak yaşamına son veren Türkiye’nin ilk blues gitaristi Yavuz Çetin, Karacaahmet Camii'nde düzenlenen törenden sonra Anadoluhisarı’ndaki Yeni Mahalle Mezarlığı’nda toprağa verilir.

31 yaşındaki gitaristin cenaze töreninde ailesinden yalnızca üvey annesi Sevinç Çetin vardı. Babası gazeteci Erdal Çetin, oğlunun ölüm haberiyle yıkıldığı için törene katılamadı. 1998'da boşandığı eşi Didem Çetin ve yedi yaşındaki oğlu Yavuzcan'ın da bulunmadığı törende, cami avlusu, gitaristin ailesi yerine koyduğu yakın dostlarıyla doldu taştı. Annesine kavuşamadı Yavuz Çetin, babasının vasiyeti üzerine 1982 yılında ölen annesinin Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarının üzerine gömülecekti. Ancak annesinin mezarını bilen tek kişi babası Erdal Çetin’di. Baba Çetin, cenazeye katılamayınca mezar bulunamadı ve genç gitarist, Anadoluhisarı’ndaki Yeni Mahalle Mezarlığı’na defnedildi. Gazeteci Erdal Çetin'in oğlu Yavuz Çetin, 1996'da eşi Didem Çetin'den ayrılan ve bu ayrılıktan sonra hayatını bir daha düzene sokamamıştı.

Yavuz Çetin, Kadıköy’deki Shaft Blues Rock Bar'da sahneye çıkıyordu. Gece sahne çalışmalarını sürdürürken, gündüzleri de DMC'den çıkartılacak ve "Satılık" adını vermeyi düşündüğü ikinci albümünün stüdyo çalışmalarını yürütüyordu. Yoğun depresyon teşhisi konulduğu için bir haftadır hastanede tedavi gören Yavuz Çetin, hafta başında iyileştiği gerekçesiyle taburcu edildi.

Tedavisi sona erdikten sonra bir arkadaşına, En iyi ilaç müzik dedi ve önceki gün, hastalığı suresince bir an olsun yanından ayrılmayan kız arkadaşı Mine Erkaya ile birlikte son albümünün çalışmaları için stüdyoya girdi. Bir ara fenalaştı. Hemen çalışmayı bırakıp psikologuna gittiler. Psikologu da, Çetin’e iyi olduğunu söyleyerek bazı ilaçlar vermekle yetindi. Kız arkadaşı Mine Erkaya da paylaşıyordu bu kanaati. Öğleden sonra ayrıldıklarında, Yavuz Çetin’in gayet normal olduğunu söylüyordu. Haberi barda aldılar. Yavuz Çetin, sahne aldığı Shaft Blues Rock Bar'a 23.00'e gelecekti. Gelmeyince, tonmaister Mine Erkaya ve Yavuz Çetin Group'un elemanları telaşa kapıldı. Telaşlanmakta hiç de haksız olmadıklarını çok geçmeden anladılar.

Yavuz Çetin, saat 19.00 sıralarında, Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak yaşamına son vermişti. Yavuz Çetin’in, 1977 model Peugeot marka otomobili, Boğaziçi Köprüsü üzerinde, Ortaköy ayağına yakın bir noktada bulundu. 34 KBP 09 plakalı otomobilde, Yavuz Çetin’in ruhsatı, ehliyeti, 500 dolar ve 190 milyon lira, çeşitli ilaçlar ve 7 tane anahtar bulundu. Yavuz Çetin’in cesedi Adli Tip Kurumu Morgu'na kaldırılırken, ölümü tüm müzisyen arkadaşlarını ve ailesini yasa boğdu.


İlk... (Stop Productions) (1997)
1.Erkeğin Olmak İstiyorum
2.Bilmem Neden İnat Ettin
3.Sahil
4.Bodrum Gecesi Yüzünden
5.Kimse Bilemez
6.Gecenin Rengi
7.Ağlamayı Sevmem
8.Seni Çok İstiyorum
9.Onun Şarkısı
10.Hisset Beni
11.Fanki Tonki Zonki
12.Dünya (Erkan Oğur)(Enstrümental)
Satılık (Tmc Müzik) (2001)
1.Cherokee
2.Benimle Uçmak İster misin?
3.Oyuncak Dünya
4.Bul Beni
5.Sadece Senin Olmak
6.Yaşamak İstemem
7.Kurtar Beni
8.Köle
9.İstanbul'a Ait
10.Her şey Biter



TESTAMENT





testameeeeeeeeeeeeeeennnnnnnnnt




Testament; 80'li yılların efsane olmuş grupları bir bir silikleşirken çıtasını her geçen gün yukarılara çıkarmış, hiç hız kesmemiş, her dönemde farklılıklara imza atmış ve şimdiden efsane olup çok sağlam bir hayran kitlesine sahip olmayı başarmıştır. Piyasalarca ve müzik şirketlerince şişirilen müzik türlerinin ve grupların arasında taviz vermeden ve bozulmadan kalabilmiş nadir gruplardan birini tanımlıyoruz; Testament..




İsminin Türkçe karşılığı "vasiyetname" olan ünlü topluluk Testament, 1983 yılında gitarlarda Eric Peterson ve kuzeni Derrick Ramirez, davulda Louie Clemente, seslendirmede Steve "Zetro" Souza tarafından San Francisco'da kuruldu. Thrash metalin merkezi olan Bay Area'dan çıkan grup, ilk kurulduğunda "Legacy" adını taşıyordu. Daha sonra basta Greg Christian gruba dahil oldu. 1984 yılında Derrick'in ayrılmasıyla yerine usta gitarist Alex Skolnick geldi. Bir yıl sonra "First Strike Is Deadly" demosunu yayınladılar.



1986 yılında grup, "Legacy" olan ismini "Testament" olarak değiştirdi. Sonrasında vokalist "Zetro" Souza gruptan ayrılıp Exodus'a geçti ve yerine pek de tanınmayan bir glam topluluğunda vokal yapan Chuck Billy getirildi. Daha sonra başarılı çalışmaları ile dikkatleri üzerine çeken grup, MegaForce şirketi ile anlaşma imzaladı ve ilk albümleri için stüdyoya girdi.



1987 yılında ilk albüm "The Legacy" piyasaya sürüldü. "Over The Wall" isimli eski bir thrash parçasını da içinde bulunduran çalışma, thrash metal dinleyenlerinin büyük beğenisini kazanmış, klasikler arasında yer bulmuştur. Aynı yıl Dynamo Açık Hava Festivali'nde Hollanda'da çalan ve bu canlı performanslarını "Live At The Eindhoven" konser albümüyle ölümsüzleştiren grup, ikinci albüm için kollarını sıvamış ve 1988'de thrash metal tarihine yeni bir soluk getiren "The New Order" ve 3 parçalık "Trial By Fire" albümlerini piyasaya sürmüştür. Özellikle "The New Order", müzikalitesi ile büyük dikkat çekerken grup bu çalışmada, zamanın thrash metal tarzına göre çok melodik bir yapı ortaya koymuştur. Gitarda Alex Skolnick üstün bir performans sergilerken en etkileyici çalışmalardan biri olan "Musical Death" isimli çalgısal parça dinleyenleri bilinmeyen boyutlara taşımış, adeta adı gibi 'ölümcül bir hastalık' haline gelmiştir.



"The New Order" turnesinde Judas Priest, Megadeth, Anthrax ve Voivod gibi gruplarla birlikte çaldılar. Aynı yıl "The Monster Of Rock" festivalinde de yer alan grup, 1989 yılında hızlı ve ahenkli thrash metal örneğini sergilediği "Practice What You Preach" albümüyle yeniden dinleyenlerinin karşısına çıktı. Birbirinden tempolu parçalarla thrash metalin 'algılanmasına' da yardımcı olan albüm, etkileyici solo gitar bölümleriyle de dikkat çekiyordu. Alex Skolnick albümde virtüözlüğünü bir kez daha göstererek, uzun süreli gitar sololarıyla dinleyenlerinin ruhunun derinliklerine kadar iniyordu. Albümdeki parçarın sololarının süresi bir dakikayı aşmıştır. Özellikle "Practice What You Preach" parçasındaki solo diğerlerinden farklıdır. Albümün sadece bu yönü dahi gelinen müzikal noktayı gösteriyordu. Testament klasiklerinden olmuş "The Ballad" parçası ağır metal (heavy metal) tarihinin en önemli ezgilerinden olmuştur. Albüm o kadar büyük bir başarı yakalamıştı ki 400.000'den fazla satmıştı.



Yeni albüm için kolları hemen sıvayan grup 1990 yılında "Souls Of Black" albümünü çıkarmıştır. Büyük tanıtımın yapıldığı albümde özellikle topluluğun ilk adını taşıyan "The Legacy" parçası büyük beğeni toplamıştır. Albüm genelde olumlu tepkiler almıştır fakat sonrasında grup elemanları arasında bir takım sorunlar çıkmaya başlamıştır. Alex Skolnick ve Louie Clemente farklı bir yol takip etmek istiyorlardı. Daha fazla tanınmak için radyolara ve MTV'ye çıkma girişimlerinde bulunmuşlar ve müzikal çizginin biraz daha yumuşaması yönünde hareket etmişlerdir. Ama onlara karşılık Chuck Billy ve Eric Peterson sert çizginin devam ettirilmesinden yanaydılar. Alex Skolnick sonrasında farklı çalışmalar içine girmiştir. 1991 yılında caz basçısı Stuart Hamm ile turlara çıkmıştır ve topluluğun çalışmasında biraz aksamaya neden olmuştur. Zamanla aradaki bağ, kopma noktasına kadar gelir. Sonrasında Alex geri dönmüş ve yeni albüm çalışmalarına başlamışlardır.



1992 yılında topluluğun eski albümlerine nazaran son derece farklı biçimde olup en olgun sayılabilecek albümleri olan "The Ritual" piyasaya sürülmüştür. Bu albüme kadar sadık kalınan thrash metal tarzından kopup ticari amaçlı gibi gözüken bir heavy tarzını seçmişlerdir. Fakat albüm müzikal anlamda başarıldır. Çok güçlü bir sesle beraber ustaca ezgilerle bezenmiştir. Testament o yıllardaki thrash gruplarının çizdiği yeni akıma katılmış bir görüntüdeydi. Bilindiği gibi sözkonusu yıllarda Metallica, Megadeth, Anthrax gibi thrash metalin kuvvetli grupları yumuşama yoluna gitmişlerdi. Burada bir noktaya da parmak basmak gerekiyor. Bazı kesimlerce 1992 yılı ve öncesindeki çalışmalarıyla Testament Metallica'yı taklit etmekle suçlanmıştır. Zamanın dergilerinde bu konu hakkında bir çok yazı yazılmış ve röportajlar yapılmıştır. Halbuki dikkatli bakıldığı zaman Testament'in yaptığı müziğin Metallica ile bir ilgisi bulunmadığı görülecektir. İki grup da çok farklı bir tarz ortaya koyuyorlardı. Albüme geri dönersek, albümde iki adet şarkı boy göstermiştir: "The Ritual" ve "Return To Serenity"... Özellikle "The Ritual" parçası Metallica"nın "One" parçasına benzetilmiştir. Özellikle eski dinleyiciler bu klasik olmuş şarkıyı çok iyi bilirler.



Albümde Alex Skolnick'in etkisi yoğun bir biçimde görülmüştür. Sanki bu albüm Alex Skolnick'in de gönlü olması için yapılmıştı. Fakat sonrasında grup üyeleri arasındaki müzikal anlaşmazlık artmıştır. "The Ritual" albümüne kadar hiç bozulmayan kadro, Meksika'da yapılan gösteriden sonra bozulmuştur. Alex Skolnick ve Louie Clemente müzikal farklılıklardan dolayı gruptan ayrılmış, Alex Skolnick kendi topluluğu "Exhibit-A"i kurup müzik olarak caz türünü tercih etmiş ve sonrasında Savatage'a katılmıştır. Louie Clemente de eşinin New Jersey'deki antika eşyaları satan mağazasında müzik yapmaya başlamıştır



Testament'te yaşanan bu ilginç gelişmelerden sonra gruba eski Forbidden'dan gitarist Glen Alvelais ve davula Paul Bostaph gelmiştir. 1993 yılında çok ilginç bir mini albüm piyasaya sürülmüştür: "Return To The Apocalyptic City"... Altı parçayı içeren albümün dört parçası konser performansından kaydedilmiş, diğer iki parça da o albüm için yeni olarak stüdyoda kaydedilmiştir. Bu parçalardan "Reign Of Terror" Eindhoven konserine ait albümden, diğer parça "Return To Serenity" orjinaline nazaran biraz daha farklı bir biçimde kaydedilmişti. Albümün kapağına gelince; çengellerle tutturulup, bu çengeller çekilerek patlayan bir surat karaltısı dikkati çekmektedir. Sözkonusu kapak, sinemanın en önemli korku filmlerinden biri olan "Hell Reiser" filminden esinlenerek hazırlanmıştır. Bu konser albümünden sonra Paul Bostaph gruptan ayrılmış ve Slayer'a geçmiştir. Yerine eski Exodus davulcusu John Tempesta gelmiş ve bu yeni kadro ile "The Ritual" konser turu gerçekleştirilmiştir. Turdan sonra ise gitarist Glen Alvelais gruptan ayrılmış ve yerine usta death (ölüm) metal gitaristi; Death, Cancer, Disincarnate, Konkhra, Obituary gibi büyük gruplarda çalmış James Murphy gruba dahil olmuştur.



Bu yeni kadro şekillendikten sonra Testament stüdyoya girmiş ve bomba gibi bir albüm ile 1994 yılında piyasaya geri dönmüştür: "Low"... Bu albümle Testament'te büyük bir müzikal değişim görülmüştür. Önceki albümlerine nazaran son derece sert, karamsar, sıkı ve ağırdı. Özellikle "Dog Faced Gods" parçası ile sıkı bir death (ölüm) metal örneği sunmuşladır. Grup bu albümle beraber müzikal olarak tamamen farklı bir yol izlemeye başlamıştır. Skolnick ve Clemente'in olmaması, James Murphy'nin gelmesi topluluğun asıl istediği sert tarzı gerçekleştirebilmesinde ön ayak oldu. Albümdeki "Trail Of Tears" parçası ise sözleri ile dikkat çekmektedir. Bu parçada, beyaz adamlarca ortadan kaldırılmak istenen kızılderililerin özgürlük isteğinden ve bir özgürlük savaşının ruhundan bahsedilmektedir. Seslendiren Chuck Billy'nin soyunun kızılderili olması şarkının duygusal yönünü açıklar niteliktedir... "Pc" isimli parçalarıyla ise gelişen teknolojinin günümüz dünyasına yansıttığı zararlı yönlerine parmak basmışlardır. Piyasalarca pek beğenilir gibi görülmese de, "The Ritual" albümü nasıl en olgun albüm olarak kabul edilmişse, "Low" albümü de en iyi albüm olarak kabul edilmiştir Testament hayranlarınca. Sayıları fazla olmayan Testament hayranlarının bir özelliği topluluğa bağlılıklarının sıkı olması. Sağlam hayran kitlesine sahip nadir topluluklardan biridir Testament.



Bu albüm sonrasında davulcu John Tempesta gruptan ayrılıp White Zombie'ye geçmiştir. Ve yerine Evil Dead topluluğundan Jon Dette gelmiştir. Tempesta'nın ayrılık gerekçesi ona sözleri yazma hakkının verilmemesiydi.



1995 yılında grup bağlı olduğu Atlantic Records'tan ayrılmış ve kendi şirketleri Burnt Offerings'i kurmuştur. Çünkü Atlantic Records şirketi topluluğun daha yumuşak müzik yapmasını istiyordu. Bunu kabul etmeyen topluluk, sonunda kendi çözümünü bulmuştu. Sonrasında da aynı yılda mali yükümlülüklerini kendilerinin üstlendiği canlı albüm "Live At The Fillmore" piyasaya sürülmüştür. Albümde 3'ü akustik olmak üzere 17 tane parça bulunmaktaydı. 1996 yılında eski albümlerin toplaması olan "The Best Of..." piyasaya sunuldu. Bu albümler sonrasında topluluğun üzerinde yine kara bulutlar dolaşmaya başlamıştı. Testament dağılma belirtileri gösteriyordu. Şirket değişikliği sonucunda James Murphy ve Jon Dette topluluğun geleceğinin tehlikeye atıldığını öne sürüyorlardı. James Murphy kendi solo çalışması üzerinde yoğunlaşmak istiyor, aynı zamanda da Jon Dette ile Greg Christian da bir grup kurmanın hazırlıkları içerisindeydiler. Bunların yanında şarkıcı Chuck Billy ve gitarist Eric Peterson da Machine Head'den ayrılmış olan davulcu Chris Kontos'u alarak yeni bir grup kurdular. topluluğun adı "Dog Faced Gods"tı. James Murphy gruptan ayrılmış, kendi solo albümü üzerine çalışmaya başlamış, Greg Christian da ayrılarak kendi topluluğu "Flangue"yu kurmuştur. Grup 1996 yılının ortalarında resmen dağılmıştı. Ama nihayetinde Chuck Billy ve Eric Peterson 1996 yılı sonlarında yeni malzemeleri hazırlamaya, geri dönmek için yeni kadroyu şekillendirmeye başladılar. Eski Death davulcusu Glen Hoglan davula gelmiş, Glen Alvelais gruba dönmüş ve bas gitara da topluluğun başlangıcında bulunan Eric Peterson'ın kuzeni Derrick Ramirez gelmiştir. Böylelikle Testament yeniden kurulmuş oldu.



Uzun süren bekleyişten sonra 1997 yılında kendi kendilerine finanse ettikleri yeni bir albüm piyasaya sürüldü: "Demonic"... Bu albümle beraber bildiğimiz klasik Testament müziği tamamen tarihin tozlu sayfalarına karışmıştır. Artık thrash metal devrini kapayan grup death metal öğeleri ile bezeli yeni müzikal yaşamına başlamıştır. "Demonic" albümünde baştan aşağıya kaba seslendirme ve ses kullanılmıştır. Ama bu yeni müzikal görüntü Testament hayranlarını onurlandırıcı bir durumdu. Yıllarca Metallica'yı taklit etmekle suçlanan grup, kapitalizm popüler kültürün zorladığı yöne yönelmeyi reddetmiştir.



1997 yılında yine bir Testament klasiği olmuş ve "Sign Of Chaos" toplama albümü çıkarılmıştır. Sonrasında yine bildiğimiz üye değişiklikleri sözkonusu oldu. Davulcu Glen Hoglan, topluluktan ayrılıp Strapping Young Lad topluluğuna girmiş ve yerine yine John Dette gelmiştir. Glen Alvelais ve Derrick Ramirez de topluluktan ayrılarak yerlerine yine gitarda James Murphy ve basta eski Death ve Sadus basçısı Steve DiGiorgio gelmiştir. Sonrasında davulcu John Dette yine ayrılmış ve yerine efsane davulcu Dave Lombardo gelmiştir.



Sözkonusu efsane olmuş müzisyenlerle beraber stüdyoya kapanan topluluk en uçarı albümlerinden birini 1999 yılında piyasaya sürmüştür. "The Gathering" isimli albüm özellikle kapağıyla büyük dikkat çekmiştir. Belki de en karmaşalı albüm kapağı önümüzdeydi. Bu denli büyük müzisyenlerce oluşturulan albüm, adı üzerinde olduğu, sözkonusu müzisyenlerin toplantısı niteliğindeydi. Artık Testament'in yeni müzik kalıbı oluşmuştu. Tamamiyle death metal kalıplarına bağlı kalarak yeni ses tarzını oturtmuştu. Tabi şunu da göz önüne almakta fayda var. Bu yeni haliyle topluluk biraz "kaçak" olmuş ve daha dar bir kitleye hitap etmiştir. Topluluk piyasa amaçlı müzik yapmaktan kendisini az da olsa soyutlamıştı. Bizzat yapmak istedikleri müziği yapıyorlardı ve olumsuz eleştiri alsalar da bu onları etkilemiyordu. Topluluğun her zaman arkasında olan çok sağlam hayranları vardı ve Testament'in müzikal çizgisi sevenlerini daha da gururlu kılmaktadır. Bir çok efsane olmuş topluluk, yumuşama yolunu seçmişken Testament sert ve zor bir yolu tercih etmiştir.



Daha sonra 2000 yılında topluluğun üzerinde yine kara bulutlar dolaşmaya başlamıştır. James Murphy ciddi bir hastalığa yakalanmış ve toplulukla yollarını ayırmıştır. Onun yerine eski Vicious Rumors topluluğundan Steve Smyth gelmiştir. Dave Lombardo da kendi projesi üzerinde yoğunlaşmak için topluluktan ayrılmış ve yerine eski Sadus davulcusu Jon Allen gelmiştir. Bu yeni kadro ile The Gathering albümünün tanıtımı olan "Riding The Snake" turuna çıkılmıştır. Bu esnada şarkıcı Chuck Billy'e çok az rastlanır bir kanserin teşhisi koyulmuştur. Chuck Billy bu önemli hastalığına rağmen 2001 yılında çıkarılan "First Strike Still Deadly" isimli, eski parçaların bulunduğu albümün çalışmasında yer almıştır. Bu albümde Alex Skolnick ve John Tempesta da bulunmuştur. Çünkü bu albüm Testament ismi alınmadan önce "Legacy" adıyla çıkardıkları demonun yeni versiyonuydu. Chuck'ın bu denli önemli ve ciddi hastalığına rağmen yine de çalışmalarda yer alması onun azmini, müziğe ve işine olan saygısını kanıtlamaktadır.



Daha sonra ise Chuck Billy ciddi olan hastalığını yenmeyi başarmıştır ve yavaş yavaş eski gücüne kavuşmuştur. Topluluk gerekli malzemeleri tamamladı ve yeni albüm için beklemede duruyor. Sevenleri de Chuck Billy, Eric Peterson, Steve DiGiorgio, Steve Smyth ve Jon Allen'dan oluşan topluluğun yeni albümünü dört gözle bekliyor.



Grup Üyeleri;



Chuck Billy 1986- Vocals

Eric Peterson 1983- Guitars

Mike Chlasciak 2004- Guitars

Steve DiGiorgio 1998- Bass

Paul Bostaph 1992-1993, 2004- Drums



Eski Üyeler;



Greg Christian 1983-1996 Bass

Derrick Ramírez 1983-1984, 1996-1998 Guitars, bass

Louie Clemente 1983-1992 Drums

Steve "Zetro" Souza 1983-1986 Vocals

Alex Skolnick 1983-1993 Guitars

Glen Alvelais 1993-1994, 1996-1996 Guitars

John Tempesta 1993-1994 Drums

James Murphy 1993-1996, 1998- Guitars

Jon Dette 1994-1996, 1998- Drums

Chris Kontos 1996-1996 Drums

Gene Hoglan 1997-1997 Drums

Dave Lombardo 1998-1999 Drums

Steve Jacobs 1999-2000 Drums

Jon Allen 2000-2004 Drums

Steve Smyth 2000-2004 Guitars